MIT’nin AlterEgo sistemi kullanıcılara gerçek bir yapay zekâ asistanı vadediyor

Sesli asistanlar tamamen yapay zekâ ve makine öğreniminden besleniyor. Böylece Siri, Google Asistan ya da benzer kişisel asistanlar elde ettikleri veriler sayesinde her geçen gün daha sağlıklı çalışıyor.

MIT’in geliştirdiği ve AlterEgo olarak isimlendirdiği yeni sistem ise kullanıcıların kafalarına bir yapay zekâ asistanı yerleştirmiş gibi karar vermeyi sağlıyor. Böylece tek bir kelime söylemeye gerek kalmadan çeşitli işlemler gerçekleştirilebiliyor.

Geliştirilen bu yapay zekâ, günlük hemen her işte kullanıcılara büyük fayda sağlıyor.

Zaten bu fikrin bir sonraki aşamasında ise Elon Musk’ın yeni projesi Neuralink gibi ütopik bir teknoloji yer alıyor. Aslında bu sistemin Neuralink’in temelini oluşturduğu söylenebilir.

MIT Media Lab’da doktora öğrencisi olan Arnav Kapur da benzer bir düşünceye sahip. Ve bunu zaten gösteriyor. Kapur, bu deneyimin ‘heyecan verici’ olduğunu söylüyor. Kulak arkasına takılan büyükçe bir plastik aparatla bahsettiğimiz işlem gerçekleşiyor.

AlterEgo şu anda tüm niyet ve amaçlar için ‘ayrıntılı zihin okuma teknolojisini’ hedef alıyor. Hayır, aslında beyninizdeki elektrik sinyallerini okumaz. Ancak sessizce sorular sormanıza izin vererek sonra cevabınızı dönüştürerek işleme geçirir. Konuşma engelli biri için kelimeleri dikte etmek için de kullanılabiliyor.

Kapur, Digital Trends’e verdiği bir röportajda şunları söylüyor:

Kişisel bilgi işlem tarihi boyunca bilgisayarlar her zaman etkileşimde olduğumuz harici sistemler veya varlıklardı. Masaüstü bilgisayarlar; akıllı telefonlar ve yapay zekâ araçları ve hatta robotlar. Bu paradigmayı çevirebilir miyiz? İnsan yeteneklerini artırabilir ya da genişletebilir miyiz? Bilgisayar ve makine zekâsının güçlerini içsel bir bilişsel yetenek olarak örebilir miyiz?

Örneğin; Cape Town, Güney Afrika’da havanın nasıl olduğunu merak ediyorsunuz. AlterEgo, kusursuz bir sesli asistan gibi bu bilgiyi arayıp cevabı sizin duyabileceğiniz biçimde seslendirebiliyor. Veya ışıkları açıp – kapatmak ya da kahve makinenizi başka bir odadayken başlatmak için bilgileri akıllı ev cihazına aktarmanız mümkün oluyor. Veya farklı bir ülkeye seyahat etmeyle cümlelerin seslendirilmesi ve çok dilli konuşmayı sağlamak için çeviri imkanı da sunuluyor.

Alzheimer gibi bir nörodejeneratif hastalığı olan bir kişi için böyle bir cihazın nasıl kullanılabileceğini göz önüne alarak uygulamalar daha da derinleşiyor. Anlamsal bilgileri dahili olarak kaydetmek ve daha sonra bu bilgilere erişmek (hatta dürüst olmak gerekirse çoğumuz muhtemelen bu tip şeylerden yararlanabilir) mümkün olabilir. Dikte asistanı ayrıca felç, beyin rahatsızlıkları ve tümörlerden Parkinson hastalığına ve ALS’ye kadar çeşitli engeller nedeniyle konuşma sorunu yaşayan kişilerin hayatını kolaylaştırabilir.

Kapur, ‘AlterEgo’ ile ana hedefinin konuşma patolojileri olan kişilerin gerçek zamanlı iletişim kurmalarını sağlamak olduğunu söylüyor. Testleri gerçekleştiren isim aynı zamanda konuşma için toplamda 100 farklı kasın kullanıldığını belirtiliyor. Bunların bir kısmını kullandığınızı, dudaklarınızı, çenenizi veya yüz kaslarınızı hareket ettirmeden herhangi bir ses üretmeden kendinizle konuşacağınızı hayal edin. Sistem, iç konuşma sistemlerinin derinin yüzeyinden nörolojik aktivasyonunu yakalıyor.

Yani önümüzdeki dönemlerde sağlık sektöründe bu tarz kişisel asistanların çok fazla kullanılabileceği söylenebilir.

Bedelli Askerlik sürecine dair altın tavsiyeler

Burdur 58. Piyade Eğitim Alay Komutanlığı’ndaki 21 günlük Bedelli Askerlik sürecimi geçtiğimiz Cuma (19 Temmuz) itibariyle tamamladım. Hayatın her alanında olduğu gibi askerlikte de tecrübe çok büyük öneme sahip. Bu yüzden UZUN sayılabilecek bir blog yazısıyla (yalnızca satır başlıklarını görüntülemek isteyenler Twitter hesabımdaki flood’a bakabilirler) deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

Askerdeyken her fırsat bulduğumda aldığım notlar üzerinden ilerleyeceğim için zaman bazlı bir sıralama yapmıyorum. Sonrasında ise diğer detaylarla devam ediyorum.

1- Zamana riayet: Askerliğin en önemli kurallarından biri zamana riayet. Sivil hayatta belki de hiçbir zaman kafaya takmayacağınız (iş görüşmesi, önemli bir toplantı ya da büyük bir buluşma olmadığı sürece) dakiklik aslında askerliğin altın kuralı. İçtima saatleri, yemek saatleri, eğitim / spor saatleri ya da görev saatleri. Tamamını ezberleyip ona göre hareket etmek gerekiyor. Ama tabii aralarda ekstra içtimalar da olabiliyor. Bu yüzden askere gitmeden önce mutlaka bir kol saati satın alın. Aşırıya kaçmayın. Saati göstermesi kâfi. Evet; artık AskerCell sayesinde artık kışlalarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mesai saatleri dışında telefonla konuşabilmek  mümkün. Dolayısıyla cep telefonundan saate bakmak isteyenler olabiliyor. Fakat az önce de bahsettiğim gibi AskerCell 08:00 – 18:00 arası pasif olduğundan telefona bakarken yakalandığınızda sorun oluşabiliyor. Sonuçta sivil hat kesinlikle yasak. Yani aslında birinci maddenin ana teması olarak kol saati şart diyebilirim.

2- Jel taban: Askerde en fazla sıkıntısını çektiğiniz şeylerden biri bot. Benim gibi yazın tam ortasında askerlik görevini yerine getiriyorsanız ayak konforu ve sağlığı daha da büyük önem kazanıyor. Askeriye size bot temin ederken tam olarak ayakkabı numaranızı soruyor; siz mutlaka 1 numara büyük alın. Zira asker botlarının kaya gibi sağlam yapısı ayaklarda alışma süreci (genellikle 6 – 7 gün) geçene kadar ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Evet; spor ayakkabılardaki tabanlarını da kullanabilirsiniz ama kişisel tavsiyem tamamen jel bir taban alıp botun içine yerleştirilmesi. Böylece gün içinde çok fazla ayakta durduğunuzda jel taban özellikle topuk kısmını rahat ettirip konfor sağlıyor. Tabii ‘ayak sağlığı’ demişken küçük bir parantez açıp çorap ve vatkadan da bahsetmek lazım. Satın alacağınız asker çoraplarının biraz kalın ve güzel dikişli olmasında yarar var. Diğer türlü çorap dikişleri tırnaklarınızı acıtabiliyor. Vatkayı da mutlaka çorabın içinden topuk kısmına yerleştirin. Sağlam durduğu sürece sorun yok. Ayrıca botları mutlaka sıkı sıkıya bağlayın. İpleri spor ayakkabı kıvamında ‘rahat’ bağlarsanız ayağınız bot içinde hareket edeceği için canınız daha çok yanar; tüm gün ortalıkta sekerek dolaşmanız da imkansız. Ayak sağlığı ve botlarla ilgili son tavsiyem de botların yumuşatılıp ayaklara uygun kıvama getirilmesi. Gerekirse topuk kısmını sıkıca esnetip ezin.

Kemer: Askere giderken mutlaka kendi kemerinizi kendiniz götürün. Çünkü askeri eşyaların verildiği alanda ilk etapta kemer / palaska dağıtımı yapılmıyor. Özellikle benim gibi belli bir kilonun altında olanlar (58 kg) kamuflajları belde tutmakta aşırı zorlanabilir. Bu yüzden birkaç gün boyunca spor ayakkabı ya da botlarınızın bağcıklarını kemer olarak kullanmak zorunda kalabilirsiniz. Bu da bel kısmını ciddi manada acıtıyor; belli bir süre sonra yara bile oluşabilir. Kendi kemerinizi getirirseniz işiniz daha kolay olur. Askeri kemer ya da palaska verilene kadar bu şekilde idare edebilirsiniz.

Poşet: Yanınıza mutlaka 2 tane büyük boy poşet alın. Hiç beklemediğiniz anlarda hayatınızı kurtarabiliyor. Özellikle de sivil kıyafetlerinizi değiştireceğiniz ve askeri kamuflajlara bürüneceğiniz o birkaç dakika içinde. Giyindirme kısmında size fanila, don, üst kamuflaj, alt kamuflaj, el havlusu, banyo havlusu, bot ve benzeri çok fazla şey verilecek. Dolayısıyla çıkardığınız sivil kıyafetlerinizi poşete koyup ‘giyindirme alanından’ uzaklaşmanız şart. Dolayısıyla poşetle bunu çok daha kolay yapabilirsiniz.

Burun ve boğaz spreyi: Askeriyeye ‘ilaç’ olarak geçen hiçbir şey alınmıyor; girişte toplanıyor. Dolayısıyla düzenli olarak kullandığınız bir ilaç varsa (ya da ağrı kesici) her gün revire çıkıp belirli adetlerle alabiliyorsunuz. Ama burun ve boğaz spreyi serbest. Bunları yanınızca taşıyabilir istediğinizde kullanabilirsiniz. Özellikle Burdur gibi mermer ocaklarının yoğun olduğu aşırı tozlu bölgelerde hem burun hem de boğaz spreyi şart diyebilirim.

Su: Özellikle yaz ayları için içtima, eğitim ve diğer yürüyüş faaliyetlerinden hemen önce fırsatını bulduğunuz her an mutlaka su satın alın. Aksi takdirde bahsettiğim faaliyetler sırasında aşırı su kaybından bayılmalar meydana gelebiliyor. Hatta çok sık yaşanıyor. Bu yüzden güneşin alnındayken sıvı ihtiyacınızı karşılayın. Nasıl olur diye şaşırıyorum ama günde 5 litreyi bulan bir su tüketimim vardı.

Güneş kremi: Yaz ayları için diğer bir tavsiye güneş kremi. Evet; bu standart olarak herkesin aklına geliyor ama atlanan bir şey var. Mutlaka ama mutlaka bulunduğunuz bölgeye uygun faktörlü bir güneş kremi satın alın. Mesela Burdur’un 39 – 40 dereceyi bulan hissedilen sıcaklıklarında 30 faktörlü bir krem pek de bir şey ifade etmiyor. Gün içinde bulabildiğiniz fırsatlarda 3-4 saatte bir kremlenin. Aksi takdirde krem etkisini yitiriyor. Bir de ‘amele yanığını’ önlemek için ipli cüzdanı kaldırıp ensenizi de kremleyin.

Tuşlu telefon: Çağımızın en önemli ve hassas konusu iletişim. Askere gelen herkes dışarıda ailesi ve sevdikleriyle haklı olarak iletişim kurmak istiyor. Bu yüzden kamerasız tuşlu telefon ve AskerCell’de dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var. Bunlardan ikisi telefon bataryası ve şarj aleti. Gitmeden evvel her ikisinin sorunsuz çalıştığına emin olun. Eğer Samsung, Nokia ya da benzer bilindik markalara ait telefonlar kullanıyorsanız arkadaşlarınızdan rica edebilirsiniz ama farklı bir marka / model telefon kullananlar batarya ya da şarj aleti problem çıkardığında sorun yaşayabilir. Evet çok basit gibi görünebilir ama telefonu her gün şart etmek de bazı durumlarda mümkün olmuyor.

Kulak tıkacı: Burdur’da bizim kaldığımız koğuşlarda 34 kişi vardı. Fakat daha kalabalık ya da daha sakin koğuşlar da olabiliyor. Dolayısıyla bu kadar adam bir arada olunca yorulmayla birlikte hırıltılar ve horlamalar başlıyor. Hatta bazı noktalarda uykunuzdan uyandırabiliyor. Bu yüzden kulak tıkacına ihtiyacınız olabilir.

Bot parlatıcısı: Botların her sabah düzgünce bağlanıp boyanması şart. Bedelli askerler için bence bot boyama konusundaki en mantıklı çözüm parlatıcı kullanmak. Ancak 21 günlük (hatta yol vs derken 18 gün) süreç için minimum 4 adet parlatıcı almak şart. Parlatıcılar 4-5 gün sonra etkisini yitiriyor. Evet; boyayla da bu işi çözebilirsiniz ama çok daha fazla uğraştırıyor. Gerek yok.

Sivil eşya: Sivil eşya odasına vereceğiniz eşyaları mutlaka çok iyi seçin. Size ertesi gün lazım olacak olan eşyaları mutlaka ama mutlaka kendi kilitli dolabınızda tutun. Zira sivil eşya deposu günde sadece 1 saat açık kalıyor. O saat aralığında yetişemezseniz ertesi gün aynı iç çamaşırını ya da çorabı giymek zorunda kalabilirsiniz. Kişisel önerim 3 günlük stok yapmak. Kendi dolabınıza 3 günlük malzemenizi yerleştirin, her gün sivil deponun açılmasını dört gözle beklemeyin.

Duş: Askerde en çok merak edilen hususlardan biri de duş. Ben 21 gün boyunca yalnızca 2 kez duş aldım. Şaka değil. 🙂 Daha fazla duş alabilir miydim, evet. Ama sıcak, yorgunluk, duşlara yürüme süresi ve duştan çıktığınızda yediğiniz toz (temizlik hissinin yalnızca birkaç saat kalması) sizi duşa gitmemeye zorluyor. Duş sırasında iç çamaşırınızı çıkarmanıza gerek yok. İşiniz bittiğinde onu çöpe doğru yolculayabilir, yenisini giyersiniz. En mantıklısı bu.

Yemek: Burdur 58.Piyade Eğitim Alayı’nda yemekler doğrudan özel şirketler tarafından yapılıp getiriliyor. Askerlikle ilgili çok fazla anı dinlediğim için Burdur’daki yemeklerin 10 üzerinden 7-8 olduğunu söyleyebilirim. Evet, tadsız-tuzsuz ve çoğu zaman buz gibi. Hatta zaman zaman pişmemiş ürünler de olabiliyor. Ama altın tavsiye ne bulursanız yiyin. Özellikle çorba ve sıvı yoğunluklu yemekleri kaçırmayın. Aksi takdirde 300 kişiyi bulan kantinlerde 7 TL karşılığında minik bir tost ya da köfte yemek zorunda kalabilirsiniz.

Bardak: Askeriyedeki bardaklar metal. Dolayısıyla sabah kahvaltısında içtiğiniz çay (çay denilebilirse) hiçbir tat vermiyor. Bu yüzden kendi kupanızı ya da bardağınızı getirebilirsiniz. Hem hijyenik hem de daha lezzetli olabilir. Burdur’da kendi bardağını kullanan birkaç asker gördüm, demek ki sorun çıkarılmıyor. Cam bardak kesinlikle yasak. 21 gün sonunda en çok özlediğim şeylerden biri de buydu; cam bardakta çay içmek.

Bozuk para: Mutlaka bozuk para stoğu yapın. Biraz ağır olabilir ama 100 TL’yi tamamen 1 TL olarak bozdurun. Boynunuza astığınız cüzdana 20’şer TL olarak bittiğinde yerleştirin. Burdur’da otomatlarda kahveler 0.75 TL, 1 TL ve 1.25 TL idi. Soğuk içecekler ise (Coca Cola, Fanta, Sprite, Cappy Karışık ve Fuse Tea) 2.5 TL idi. Dolayısıyla gün içindeki hararetle otomatlardan fazlasıyla soğuk içecek alabilirsiniz. Bu arada bozuk para ihtiyacı için alayda bir de araç geziyor. Kağıt paranızı buradan da bozdurabilirsiniz. Her zaman denk gelemediğiniz için bu maddenin başında belirttiğim stok konusuna dikkat etmenizde yarar var. Bu arada, kantinde nakit geçmez.

Kitap: Bedelli Askerlik sürecinde 18 günde 2 kitap okudum. Bunlardan biri Ahmet Ümit – İstanbul Hatırası. İkincisi ise Halit Hüseyni – Uçurtma Avcısı. Üçüncüsüne (George Orwell – 1984) başlamıştım ki, askerliği tamamladık. Serbest bırakıldığınız zamanlarda yemyeşil doğada ya da mehmetçik parkında kitap okumak gerçekten güzel oluyor. Zaman da anlamlı geçiyor. Tabii bunu abartıp asker arkadaşlarıyla muhabbetten de geri kalmamak lazım. Hepsinin yeri ayrı. 🙂

Götürdüğünüz eşyalar: Askeriyeye götürdüğünüz eşyaların büyük bir kısmını sivil hayata geri döndüğünüzde kullanmak istemeyeceksiniz. Dolayısıyla terlik, spor ayakkabı, kişisel eşyalar ve buna benzer şeyleri askeriyede çöpe atın. Evinize mikrop sokup tekrar tekrar hastalanmayın.

Asker eşyalarını dükkan dükkan gezip ayrı ayrı toplamak gerçekten zor. Ancak bunu internette yapan çeşitli web siteleri var; biri de AskerKolisi.com. Ben de doğrudan istediğim ürünleri özel paket halinde bu web sitesinden satın aldım. Eksik olarak gördüğüm hiçbir şey olmadı. Zaten kategorik bir şekilde ürünler listeleniyor; isterseniz özelleştirme seçenekleriyle ürün ekle – çıkar yapabiliyorsunuz. Aksi taktirde ürünleri ayrı ayrı satın almak beni gerçekten çok uğraştırır ve ‘acaba ne eksik kaldı?’ hissine kapılmama sebep olurdu.

Titizler için son birkaç tavsiye daha: 

  • Mutlaka pudra alın. Ayaklarınızın kokusunu alır ve rahatlatır.
  • Tırnak makası bulundurun.
  • Kıyafetlerin kötü ve havasız kokmasına karşı sprey satın alın.
  • Askı alın. Kıyafetlerinizi dolabınızda bu şekilde daha kolay muhafaza edebilirsiniz.

Bedelli askerlikte haftanın özetleri: 

İlk hafta: Katılım çok yoğun olduğu için ilk hafta giyindirme, kayıt, aşı ve ufak-tefek yürüyüşlerle geçiyor.

İkinci hafta: İkinci hafta doz biraz daha artıyor. Yürüyüş ve atış eğitimleri ağırlıklı olarak yapılıyor. Haftanın son günü G3 Piyade Tükeği ile 3 atış yapılıyor.

Üçüncü hafta: Son hafta tamamen tören hazırlığı. En çok yorulacağınız hafta da son hafta. Tören alanında güneşin alnında saatlerde tekrar tekrar prova yapıyorsunuz. Son olarak üçüncü haftanın son Cuması da yemin töreninin ardından terhis belgenizi alıyor ve nizamiyeyi terk ediyorsunuz.

Hayırlı teskereler!

Google RCS mesajlaşma hizmeti nedir?

Google pek çok şeyi iyi yapıyor. Arama motoru; Android ve Google Chrome kullanıcılar için listenin ilk sırasında. Ancak ne yazık ki ‘mesajlaşma’ konusunda eksikleri var.

Mesajlaşma, Google’ın bir türlü beceremediği alanlardan biri. Ama bu aslında şirketin doğru fikre sahip olmadığı anlamına gelmiyor. Facebook, ekosistemiyle birlikte (Facebook Messenger, WhatsApp, Instagram Direct) bu noktada çok çok büyük bir kitleyi elinde tutuyor. Google’ın hamleleri ise tükenmiş değil.

Android mesajlaşmalarını RCS istemcisi üzerinden yapmak bunun en iddialı adımlarından biri. Ancak bunun için öncelikle biraz RCS’nin tanımlamasını yapmak gerekiyor. 

RCS nedir?

RCS (Rich Communication Services) temelde SMS’i zenginleştiren; WhatsApp kıvamına getiren, fotoğraf; video ve konum paylaşım hizmetiyle birlikte çok daha geniş bir çerçevede sunan bir hizmet olarak düşünebilir. Özellikle dünya genelindeki operatörlerin birçoğuyla birlikte çalışan Google, SMS’i tekrardan canlandırmak için bu sistemin üzerine gidiyor.

GSMA, hem daha iyi bir deneyim olduğu hem de SMS’in bir değişikliğe ihtiyacı olduğu için bunu zorluyor. Ancak bu hizmet dünya çapında milyarlarca kullanıcı göz önünde bulundurularak tasarlanmadığından bakımı ve kullanımı epey pahalıya maloluyor.

Bu iyi bir şey mi?

Google, RCS’i kendi başına harekete geçirmek istiyor. Ancak bu sistem gördüğümüz ya da kullandığımız diğer zengin mesajlaşma platformlarından epey farklı. Belirli bir telefonu veya belirli bir markayı kullanmanız gerekmiyor. İşte güvenlik boyutundan bakıldığında ise mahremiyet tarafında kullanıcıların merak ettiği bazı detaylar var. Şöyle ki:

  • Şifreleme: RCS mesajları uçtan uca şifreleme barındırmaz. Mesajlar sizden bir servis sağlayıcısına (Google ya da diğer şirketler olabilir) ve daha sonrasında servis sağlayıcıdan hedefe geçiş sırasında şifrelenir. Ancak sağlayıcının erişimi vardır. Google, iletiler alındıktan sonra silineceğini söylüyor. Ancak tüm alıcılar indirene kadar ekler tutulabilir. Dolayısıyla servis sağlayıcıların mesajlara erişiminin olduğunu bilmek gerekiyor.
  • Birden fazla cihaza destek yok: Yalnızca telefon üzerinden erişim sağlanabiliyor. Yani Web WhatsApp ya da ek uygulamalarla sistemi bilgisayar aracılığıyla kullanmak söz konusu değil. Elbette tabletler için de aynı durum geçerli.
  • Merkezi bir kullanıcı veritabanı yok: Facebook Messenger ya da iMessage gibi hizmetler, servisi kimlerin kullandığını ve nasıl kullandıklarını içeren bir veritabanına sahip. RCS özellikli Android mesajlaşma sistemi ise alıcının varsayılan mesajlaşma uygulamasına RCS özellikli olup olmadığını soran bir sorgu yollar. Eğer öyleyse sorgu evet şeklinde yanıtlanır ve her iki taraf da RCS’nin getirdiği ek detaylardan yararlanabilir. Cevap vermezse, normal SMS deneyimi devam eder.
  • Her yerde kullanılamıyor: Google; İngiltere ve Fransa’da çeşitli denemeler yapıyor. Fakat ne zaman tanıtım yapılacağıyla alakalı henüz bir bilgi yok.

Bir mesajlaşma sistemi oluşturmak aslında Google’ın istediği bir şey. Hangouts’un yükselişi ve düşüşü; Allo gibi servislerin tutunamaması aslında şirket için epey can sıkıcı. Ancak bir yıldan uzun süredir RCS üzerinden operatörlerle büyük anlaşmalar yapmaya çalışan Google, şirketlerin bunu benimsemesini istiyor. Mesajlaşmaların uçtan uca şifrelemeyle korunmuyor olması ise kullanıcılar için büyük bir problem.