Yapay zekâ alışveriş alışkanlıklarımızı nasıl değiştirecek?

Yapay zekâ ya da diğer adıyla Artificial Intelligence fotoğrafçılıktan oyunlara ve hatta eğitim sektörüne kadar hemen her şeyi etkiliyor. Tabii günlük yaşamımızı da. Haliyle bu da alışveriş yapma biçimimizi değiştiriyor.

Bu teknoloji üretim ve hizmet alanlarına kadar birçok endüstriyi etkileme potansiyeline sahip. Üstelik beklentiler de her geçen gün artıyor. Waterloo Üniversitesi, karmaşık araştırmalara adanmış bir AI enstitüsü açan kurumlardan sadece biri.

Ne kadar çok satın alırsanız, yapay zekâ da o kadar çok şey öğrenir.

Yapay zekâ Google’da ya da diğer çevrimiçi perakendecilerde hangi öğeleri aradığınızı veya sosyal medyada hangi işletme sayfalarını baktığınızı anlık olarak takip ediyor. Yani 7 / 24 durmaksızın öğreniyor.

Bu bilgiler daha sonra kişiselleştirilmiş öneriler sunmak ve tercihleri tahmin etmek için kullanılıyor. Yani su ya da süt tükenmek üzereyken buzdolabınızı tekrardan bu ürünlerle doldurmak isteyeceğiniz tahmin ediliyor.

Yani diğer bir değişle alışverişlerle birlikte pazarlama da yapay zekânın eline geçiyor. İhtiyacımız olmayan reklamları izleme kısmını da ortadan kaldırıyor.

Yapay zekâ çok geniş bir kavram. Günümüzde en basit matematiksel işlemlerden en karmaşık ve gerçekten çözülmesi zor problemlere kadar birçok farklı noktada yapay zekâya başvuruluyor.

Yapay zekâ aslında her yerde

Pek çok şirket halihazırda yapay zekâyı aktif olarak kullanıyor. Mesela Stitch Fix Inc, müşterilere abonelik kutuları sipariş ederek özel hissetmelerini sağlıyor. Üstelik müşterilerin hangi tür kıyafetler giydiğini, bedenlerinin ne olduğunu ve hangi tarz ürünleri tercih ettiğini yapay zekâ kullanarak öğreniyor. Kısaca bu sistemde müşterilerden giysilere puan vermeleri istenir ve ardından bu bilgiler analiz edilerek veriye dönüşür.

Ne kadar çok satın alırsanız, yapay zekâ da o kadar çok şey öğrenir. Adidas, geçtiğimiz günlerde ‘Bakışını Tamamla’ özelliğine yardımcı olması için Findmine ile ortaklık kurdu. Bu ortaklık, bölümü yönetmek için gereken çalışan sayısını azaltmanın yanı sıra, şirketin müşteriler için işlem süresinin de %95 oranında azalmasını sağlıyor.

Sohbet botları, yapay zekânın müşterilere akıllıca yardımcı olabileceği ve soruların cevaplarını analiz ederek ürün önerebileceği başka bir yol olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de karşılığı ÇiçekSepeti olarak bahsedebileceğimiz 1-800-Flowers bu bahsettiğimiz sistemi aktif olarak kullanıyor.

IBM’in Watson ve daha kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sunmak için zaman içinde müşterileri alışkanlıklarını öğrenme gibi bir durumu da var. Ayrıca daha çok outdoor ürünleriyle bilinen The North Face aynı zamanda hangi etkinliklere katılacağınızı düşünerek nerede-ne giyeceğinizi sizin için düşünüyor.

Yapay zekâ, sadece çevrimiçi alışverişi değil fiziksel mağazaları da değiştiriyor. Kaç kişinin ziyaret ettiğini, nerede yürüdüğünü, hangi bölgelerin daha fazla ziyaret edildiğinizi ve kaç kişinin bir satın almayla mağazadan ayrıldığı gibi bilgileri veriyor. Hatta hangi ürünün ne kadar sıklıkla satın alındığının analizi de bu sayede yapılabiliyor.

Müşteriler tüm bu elde edilen veriler sayesinde istedikleri ürünlşerin bulunduğu alanlara yönlendirilebiliyor. Bu yönlendirme sırasında ses ve küçük dijital tabelalar sıklıkla kullanılıyor. Ayrıca yardımcı robotlar da aktif olarak tercih ediliyor.

SoftBank tarafından Japonya’da geliştirilen robotlar, Calgary’deki çeşitli ATB finans kurumlarında çalışarak müşterilere ürün ve hizmetler hakkında bilgi veriyor.

Satın alma kararlarının otomatikleşmesiyle birlikte yapay zekâ daha fazla devreye giriyor.

Kişisel müşteri algoritmaları

İşletmeler, yapay zekâ yazılımlarını kullanarak satın alma geçmişlerini, mağazaya ne sıklıkla döndüklerini, ne zaman geri dönüş yaptıklarını ve neden iade ettikleriyle ilgili ilgili detaylı bilgi toplayabiliyor.

Ayrıca bu veriler toplandıktan ve analiz edildikten sonra gelecekteki davranışları tahmin etmek de kolaylaşıyor. Yani özel öneriler sunmak, satışları artırmak ve bireysel müşterilere daha stratejik bir şekilde ulaşmak söz konusu oluyor.

Yapay zekâ tarafından sağlanan kişiselleştirme düzey, müşterileri yalnızca daha fazla satın almaya teşvik etmekle kalmaz. Aynı zamanda satın alma düşüncesi olmayan ya da herhangi bir ürüne ihtiyaç duymayan kişileri de fark ettirmeden satın almaya yöneltir.

Veriler toplandıktan ve analiz edildikten sonra amaç gelecekteki davranışları tahmin etmek, özel önerilerde bulunmak, satışları artırmak ve bireysel müşterilere daha stratejik bir şekilde ulaşmaktır.

Müşteriler, çok fazla veri toplayan ve anonim olsa bile kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmak için yapay zekâ kullanan şirketlere karşı dikkatli olabilirler.

Ancak, sık satın aldığınız ve aradığınız ürünler için özel teklifler almanın ya da bildirim almanın hiçbir sakıncası yoktur.

Yapay zekânın öngörücü niteliği, bazen işletmelerin bizden önce ne istediğimizi veya ihtiyaç duyduğumuz şeyler çok iyi bilmeleri anlamına gelir. Böylece bu alışveriş yolculuğunda nerede olduğunuzu tam olarak belirleyebilirler.

Kaynak: Futurithmic.com

WhatsApp’ta gruplara otomatik eklenme nasıl engellenir?

İnsanlara hızlıca ulaşıp bir şeyler anlatmanın en etkili yöntemlerinden biri WhatsApp grupları. Minik gruplardan yayılan ve sonra sosyal medyada sıkça paylaşılan içeriklere fazlasıyla şahit olmuşsunuzdur. Aslında her güncelleme uygulamanın grup mesajlaşma özelliğine yeni detaylar kazandırıyor. Son güncelleme ise çok can sıkan bir sorunu temel alıyor.

Normal şartlarda her kullanıcı bir WhatsApp grubu oluşturup istediği kişileri otomatik olarak gruba dahil edebiliyor. Grup üyeleri ise çoğunlukla ayıp olacağını düşündüğü için gruptan çıkamıyor. Arka planda mesajlar sessize alınsa da aslında çok ciddi bir taciz süreci başlıyor. Yeni güncelleme ise işte bu problemi tamamen ortadan kaldırıyor. Böylece basit birkaç ayar sayesinde WhatsApp gruplarına otomatik dahil olma sistemi engellenebiliyor.

Yeni WhatsApp güncellemesi sayesinde gruplara otomatik eklenmek yerine davet gelmesi sağlanabiliyor.

WhatsApp’taki otomatik eklenen gruplar nasıl engellenir?

İlk etapta Ayarlar / Gizlilik / Gruplar bölümüne tıklayın. Daha sonrasında Gruplar kısmına erişin. Ardından karşınıza üç farklı seçenek çıkıyor.

  • Herkes: Bu seçenek sayesinde herkes sizi gruplara dahil edebiliyor.
  • Rehberdeki Kişiler: Yalnızca rehberdeki kişiler sizi gruba ekleyebilir.
  • Hiç Kimse: Sizi hiç kimse davetsiz olarak gruba ekleyemez.

Bu durumda – gereksiz – WhatsApp gruplarından kurtulmak isteyenler ‘Hiç Kimse’ düğmesiyle işlemi gerçekleştirebilir.

En güzeli de her dahil edileceğiniz grup için tarafınıza bir davet iletilmesi. Böylece eğer kabul ederseniz gruba dahil olmuş oluyorsunuz.

Not: Şu anda özellik test aşamasında ve bazı kullanıcılar için aktif. Ancak yakında herkese sunulacağını ekleyelim.

Araştırma: Facebook’u silmek bizi daha mutlu bir insan yapabilir

Geçen sene karşılaştığımız tüm skandallara rağmen Facebook kullanmaya devam ediyoruz. Hatta günde ortalama 1 saatimizi bu platformda geçiriyoruz. Peki ama tüm bu sıkıntıyı, stresi, bildirimi, ıvırı-zıvırı çekmeye gerek var mı? Yani kafamızı bu kadar kurcalayan şey varken bir de Facebook’un bizi ‘mutsuz‘ etmesine izin vermek durumunda mıyız? Belki de değiliz. Facebook kullanmayıp zihni daha berrak hale getirmek mümkün olabilir. En azından araştırmalar bunu söylüyor.

Hepimiz bir miktar sosyal medya bağımlısıyız. Peki ama daha iyi hissetmek için ne yapıyoruz? Aslında ilk seçenek kullanımı sınırlandırmak. Facebook, Twitter, Instagram ve diğer bağımlı olduğumuz uygulamaları sınırlandırarak gerçek hayatımıza daha fazla zaman ayırmak için ilk adımı atabiliriz. Üstelik herkesin zaman sıkıntısı çektiğini söylediği dönemde bu tarz radikal bir karar; bizi milyonlarca insandan daha mutlu yapabilir.

Uzmanlar, uygulamaların doğrudan silinmesi gerektiğini söylüyor. Ancak buna hazır değilsek ilk etapta ‘sınırlandırmakta’ yarar var. Nitekim, en güncel iOS sürümüyle hayatımıza giren bir özellik, bize uygulamalarda gün içinde ne kadar zaman harcadığımızı ve kaç tane bildirim aldığımızı söylüyor. Bahsettiğimiz uygulamalarda geçirdiğimiz süre ne kadar verimli? Ya da bu süreyi ‘farklı bir şey yaparak’ geçirmek bizim için daha verimli olabilir mi?

Facebook bağımlığı aslında madde bağımlılığıyla eşdeğer tutuluyor. Napster Kurucusu ve Facebook Kurucu Başkanı Sean Parker, kullanıcı katılımını artırmanın ardındaki düşüncenin ‘küçük bir dopamin vuruşu’ sağlamaya benzer olduğunu açıklıyor. Kısaca beyindeki haz alma duyusunu tetikliyor. Üstelik günümüzde bu artık hemen her şey(!) için geçerli. Herhangi bir şeyden mahrum kalmış gibi hissetmek aslında bizi boşluğa doğru sürüklüyor.

Daha mutlu olmak için Facebook’suz bir hayata hazır mıyız?

Bence değiliz. Stanford ve NYU’nun ortak yaptığı, Sosyal Medyanın Refah Etkileri başlıklı çalışma kapatılan sosyal medya hesapları sonrasında insanların aslında çok daha mutlu olduğunu gösteriyor. Daha az bildirim, daha az haber hayatınızdan çalmak yerine gerçek hayata dönme, dikkat süresinin artması ve arkadaşlar ya da aileyle geçiren sürenin armasını sağlayabilir. Sırf bu sebepler bile aslında Facebook’u bir kenara bırakmak için yeterli gibi görünüyor. Üstelik tüm bu bilgi bombardımanı haberlerde farkındalığın azalmasına da yol açtı. Yani duyulan her haber artık ‘önemsizmiş’ gibi geliyor.

Sosyal medyanın etkilerini takip etmek isteyen araştırmacılar toplamda 2844 Facebook kullanıcını ele alıyor. Ardından yarısına hesaplarını bir aylığına geçici olarak devre dışı bırakmaları söyleniyor. Uyum sağlamak için deneklerin çabaları için para ödeniyor ve hesap hareketleri takip ediliyor. Üstelik hesaplar askıya alındıktan sonra kullanıcıların nasıl hissettikleri de düzenli olarak kontrol ediliyor. Notlar bir rapor haline getirildiğinde ise denekler refahta ve özellikle de kendi kendileriyle geçirdikleri zamandan yaşam memnuniyeti elde ettiklerini ve daha mutlu olduklarını söylüyor. Üstelik, depresyon ve endişe problemleri de azalıyor.

Bu basit çalışma bile Facebook ve diğer sosyal mecraları ‘sınırlandırma’ ve hatta ‘pasif hale getirmenin’ insan üzerinde olumlu etkisi olduğunu gösteriyor. Evet; Facebook, arkadaş – aile ve diğer insanlarla bağlantı kurmak ve iletişimde kalmak için harika bir çözüm. Ama belki de az kullanmak en iyisi.

Kaynak: https://amp.theguardian.com/technology/2019/feb/01/facebook-mental-health-study-happiness-delete-account