#10YearsChallenge akımı hakkında bilinen her şey

Birkaç haftadır Facebook başta olmak üzere tüm sosyal ağlarda #10YearsChallenge çılgınlığı dolanıyor. Aslında hem Facebook hem de Instagram’da bu tür ‘viral’ içeriklere alışkınız. Yıllar önce ALS hastalığına dikkat çekmek için başlatılan Ice Bucket Challenge epey popüler olmuştu. Ama bu kez çok büyük kitleye ulaşan bu akımın zararsız olmadığı yönünde teoriler var. Öncesinde #10YearsChallenge’ın ne olduğuna bakalım.

Wired tarafından kaleme alınan dosya konusunda kullanılan kapak görseli.

#10YearsChallenge nedir?

Az önce de bahsettiğim gibi aslında #10YearsChallenge 10 yıl öncesi / 10 yıl sonrası fotoğrafların paylaşılmasıyla başladı. Facebook’ta başlayan bu akım kısa süre içinde Twitter ve Instagram gibi diğer popüler sosyal ağlara yayıldı. Ama Wired tarafından kaleme alınan bir dosya, #10YearsChallenge akımının pek de masum olmadığını savunuyor.

İnsanların 10 yıl önceyi özlediği kesin. Çünkü yapılan paylaşımların büyük bir bölümünde eskiye dair bir ‘özlem’ yatıyor. Bu süreçte büyük değişimi gizleyenler de aslında düzenleme seçenekleriyle hilelere başvuruyor. Ama konumuz tam olarak bu değil.

Standart profillerde paylaşımlar devam ederken markalar da fırsattan istifade edip işin içine girdi. Bu gayet normal. Merak edilen ve Wired’ın üzerinde durduğu konu ise toplanan fotoğrafların herhangi bir amaç için kullanıp kullanılmadığı. Hepimiz biliyoruz; Facebook’un bu konuda sicili biraz kabarık. Yani bu kez de fotoğrafların kullanılmayacağını ve üçüncü şirketlere satılmayacağını kim garanti edebilir?

Peki, Facebook’u uzun yıllardır kullanan kişilerin zaten – tahmin edebileceğinizden çok daha fazla – birçok farklı verisi şirketin elinde. Yani aslında bu tür bir akım oluşturup daha sonrasında fotoğrafları toplamaya ihtiyacı var mı? Üstelik de çoğu kişi de eski fotoğraflarını Facebook’tan bulup tekrardan paylaşırken…

İddia şu: Bu hashtag ile yapılan paylaşımlardaki fotoğraflar analiz edilerek, yaşlanma sürecinin öğrenilmesi hakkında kullanılıyor. Tamam; 10 yıl önceye ait tüm fotoğraflarımız Facebook’ta var. Ama yapay zekâyla bunu işlemek zor olabilir. Hele de böyle bir akım başlatıp süreci hızlandırmak varken. Üstelik eskiye dair fotoğrafların işlenmesi için EXIF bilgisi  ve paylaşım zamanı gibi bilgiler de gerekiyor. Aslında #TBT paylaşımları bu verilere erişim için yapay zekâyı yoruyor.

Tüm bu iddialardan sonra Facebook da sessiz kalmadı tabii.

Kullanıcılar tarafından oluşturulan bu akım aslında kendiliğinden viral oldu. Bu trendi Facebook başlatmadı ve zaten insanlar Facebook’taki fotoğraflarını kullanıyor. Facebook’un herhangi bir kazancı yok. Ayrıca Facebook kullanıcılarının yüz tanıma teknolojisini diledikleri zaman açıp kapama seçeneğine sahip olduklarını hatırlatalım.

Bu şekilde bir açıklama yapıldı ama Facebook’a bu konuda pek de güven olmuyor. Bkz: Cambridge Analytica skandalı.

Facebook, kullanıcılar tarafından oluşturulan bu akımın şirketle herhangi bir alakası olmadığını açıkladı.

Gelelim son noktaya: Facebook eski fotoğraflarımızı ne için kullanabilir?

En basiti reklam. Facebook ve bağlı bulunan Instagram ya da WhatsApp gibi – ki WhatsApp’a da reklam gelmesi söz konusu. Bu ağlarda insanların yaşlanma oranına göre farklı ürünlerin reklamlarla karşısına çıkması söz konusu olabilir. Teorilerin en masum yanı bu.

Aslında yüz tanıma teknolojisinin bu kadar yaygın kullanıldığı bir dönemde 10 yıl önce ve 10 yıl sonraya ait fotoğrafların paylaşılması bu anlamda Facebook’un işini kolaylaştırabilir. Yani bu tip veriler reklam hedeflemede çok önemli bir yere sahip.

Tehlike bu verilerin farklı şirketlerle paylaşılmasıyla bambaşka bir boyuta gelebilir. Özellikle 10 yıldaki değişim fotoğraflarının güvenlik şirketlerine satılması da yine teoriler arasında.

Android Q ile neler geliyor?

Android Pie’nin çıkışı üzerinden yaklaşık altı ay geçti. Telefon üreticileri güncellemeyi yeni yeni sunmaya başlarken bir sonraki Android sürümüyle alakalı dedikodular da gelmeye başladı. Bildiğiniz gibi Google, Android sürümlerine her yıl farklı bir tatlı ismi veriyor.  Yeni versiyonun da Android 10 ya da Android Q olarak adlandırılması bekleniyor.

Android Pie epey başarılıydı. Hatta şu ana kadar Android tarafındaki en kararlı güncellemeler arasında yerini aldı. Ama hâlâ iyileştirilmesi gereken şeyler var. Tabii kullanıcı beklentileri de her zaman olduğu gibi artıyor. Öncelikle merak edilenlerden başlayalım, daha sonrasında ise beklentilere geçelim.

Android Q’nun Mart 2019’da tanıtılması ve beta sürümünün yayınlanması bekleniyor.

Android Q ne zaman çıkacak?

  • Geliştirici önizlemesi için Mart 2019 tahmin ediliyor.
  • Genel beta da yılın ilk çeyreğinde yayınlanabilir.

Tahminler bu tarihlerde yoğunlaşıyor. İlk çeyrekte genel beta sürümünün dağıtılması birlikte ‘meraklı kullanıcıların’ Android Q yükleyip mobil işletim sistemini test etmeye başlayacakları kesin. Kararlı sürüm için tahmin edilen tarih ise Mayıs 2019.  

Android Q’nun tam ismi ne olacak?

Android Q’nun hangi tatlı ismiyle geleceği şu an belli değil. Android 9 için Android P yani Pie isimlendirmesinden sonra en çok merak edilenlerden biri Android Q’nun aslında ne anlama geldiği… Google, az önce de bahsettiğim gibi Android sürümleri için bildiğiniz gibi tatlı isimlerini seçiyor. Yeni sürüme dair bu doğrultuda çeşitli öngörüler de var. Quesadilla, Quiche ve Quinoa bunlar arasında.

Android Q’nun şu anda hangi cihazlara geleceği belli değil. Ama birkaç yıl önce çıkan tepe seviyesi modellerin büyük bölümününe yüklenebileceği tahmin ediliyor.

Telefonum Android Q alacak mı?

Bazıları, Android Q’nun bir sonraki sürümünün ismiyle ilgilenirken diğerlerinin bilmek istediği şey ise işletim sisteminin mevcut cihazı için yayınlanıp yayınlanmayacağı… Şu anda buna net bir cevap vermek epey zor. Ancak birkaç sene önceye kadar çıkan üst seviye akıllı telefonların ‘çok büyük bölümünün’ Android Q alacağını söyleniyor.

Android’de karanlık mod özelliğinin bu yeni sürümle sistemin geneline yayılması bekleniyor.

Android Q’dan neler bekleniyor?

Kullanıcıların Android Pie’den gayet memnun. Ancak ufak – tefek güncellemeler ve farklar isteyenlerin sayısı oldukça fazla. Bu noktada hem kullanıcı arayüzü hem de varsayılan uygulamalar tarafında kullanıcıların beklediği bazı yenilikler var. Şöyle ki:

1- Jest / mimik sisteminin bir adım öteye gitmesi

2- Yeni bir ekran alıntısı aracı

3- Sistem çapında karanlık mod özelliği

4- Tek elle kullanım için özel bir mod

5- Kullanıcı arayüzünün yenilenmesi

Aslında beklentiler en temelde bu şekilde listelenebilir. Hepsini ayrı ayrı detaylandıralım, buyurun:

1- Android Pie ile sisteme dahil edilen en önemli yeniliklerden biri jest ve mimik sistemi. Şimdi Android Q ile birlikte bunun bir kademe daha ileri gitmesi bekleniyor.

2- Yeni bir ekran alıntısı aracı da bekleniyor. Evet; Android Pie ile gelen araç epey yenilikçi ve birçok hususta kullanıcıları ek bir uygulamaya ihtiyaç duymaktan kurtarıyor. Ama yeterli değil. Çünkü video kaydetmiyor. Sırf bu sebeple kullanıcılar Google Play’deki seçeneklere yöneliyor. Yani ekrandan video kaydının desteklenmesi şart

3- Gmail, YouTube ve Twitter gibi uygulamaların birçoğu artık karanlık mod özelliğini destekliyor. Ama tüm bu özelliklerin sisteme dahil edilmesi söz konusu. Android Q’da varsayılan olarak gelen uygulamaların tamamında karanlık mod özelliğinin destekleneceği söyleniyor. Ayrıca sistem çapında bir karanlık mod özelliği de yer alabilir.

4- Evet; Android’deki tek elle kullanım için özel bir mod var. Ancak yine de gelişmesi gereken çok nokta var. Çünkü telefonların ekran boyutları her geçen gün daha da büyüyor ve çerçeveler yok oluyor – bunu yazdığım sırada yok oldu bile… – : )

5- Sızıntılarda kullanıcı arayüzüne dair çok fazla bir detay yok. Yani en azından köklü bir değişiklik beklenmiyor. Ama yine de ufak dokunuşların yapılacağı söyleniyor.

Çoklu pencere özelliği halihazırda Android’de yer alıyor. Ancak bu özelliğin yeni sürümde çok daha gelişmiş olarak karşımıza çıkacağı söyleniyor.

Android Q yenilikleri

Android Q’da sistemsel bazda da çeşitli değişiklikler söz konusu olacak. Bunları da yine alt başlıklarla kısa kısa ele alalım.

  • Yardımcı arama: Telefon, ülke kodunu otomatik olarak algılar ve aramayı ona göre gerçekleştirir. Böylece uluslararası kodları girmeye gerek kalmaz.
  • Gelişmiş arama engelleme: Bilinmeyen ve gizli numaraların otomatik olarak engellenmesini sağlar.
  • Artırılmış yazıcı desteği: Yazıcıya doğrudan kablosuz ağ üzerinden bağlanmayı kolaylaştırır.
  • Yenilenen masaüstü deneyimi: Özellikle Samsung DeX gibi ürünler için masaüstü kullanımı daha ergonomik hale getiren yenilikler sunar.
  • Çoklu pencere kullanımı: Özellikle büyük ekranlı telefon ve tabletler için ekrandan ortadan bölünmesiyle uygulamaların farklı pencerelerle çalışma durumu bir adım öteye götürülüyor.
  • Parola koruması: Şifreleri daha iyi koruyan güvenlik mekanizmaları üzerinde duruluyor.
  • Dosya yöneticisi: Android’de varsayılan olarak gelen dosya yöneticisinin daha iyi hale getirilmesini temel alıyor.

Tabii tüm bunlar haricinde güvenlik konusunda çeşitli güncellemelerin sunulması söz konusu. Bekleyip göreceğiz…

Yunus Emre Şahin YouTube kanalını takibe alarak daha kapsamlı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Facebook, hakkımızda neler biliyor?

Facebook, çevrimiçi ya da çevrimdışı hareketleri izleyerek insanlar hakkında şaşırtıcı miktarda bilgi elde ediyor. Bu bir sürpriz değil. Ama çoğu kişi hangi verileri paylaştığının farkında bile değil. Büyük resme bakıldığında ise her şey biraz daha netleşiyor. Üstelik, ‘insanları bir araya getirme’ vizyonunun sanıldığı kadar masum olmadığı da ortaya çıkıyor.

Facebook’ta profil oluşturmak için facebook.com adresi üzerinden sağ kısımdan bilgilerin girilmesi ve Kayıt Ol düğmesine tıklanması yeterli.

Facebook profili oluşturmak

Platform, çok kısa süren bir kayıt aşamasından itibaren bilgi toplamaya başlıyor. Aslında bu evrede her şey masum görünüyor.

  • İlk aşamada isim-soyisim, telefon numarası, e-posta adresi ve doğrum tarihi gibi bilgiler isteniyor.
  • Profil doğrulamada ise sıra eğitim, meslek ve ilişki durumu gibi daha ‘özel’ bilgilere geliyor. Ayrıca burada ev/iş adresi, web sitesi ya da diğer sosyal ağ hesaplarının detaylarına geçiliyor.
  • Bütün bunlar, Facebook’un size ‘reklam göstermek’ için kullandığı profilin özünü oluşturuyor. Bu bilgiler sayesinde karşınıza tam da size uygun ürünler çıkıyor.
Facebook’ta kullanıcıların attığı hemen her adım kayıt altına alınıyor.

Her şey kayıt altında

Şirket, aşağıdakiler dahil olmak üzere web sitesinde veya uygulamalarda gerçekleştirilen her hareketi kayıt altına alıyor.

  • Giriş yaptığınız konum ve tam olarak ne zaman ‘çevrimiçi’ olduğunuz. Bu sebeple yeni şehirlere dair öneriler sunuluyor. Zaman zaman karşımıza çıkan ‘Uludağ’da kayak keyfi’, ya da ‘Konya’daki benzersiz etli ekmek’ reklamları da tam olarak bu konum bilgisinin elde edilmesiyle öneriliyor.
  • Facebook’ta bağlantı kurduğunuz sayfalar, hesaplar ve etiketler. Yalnızca kiminle olduğunuz değil; ne kadar sıklıkla etkileşimde bulunduğunuz ve ne kadar süre konuştuğunuz bilgileri de dahil.
  • Rehberinizi veya arama geçmişini yüklemeyi seçerseniz rehberiniz de kayıt altına alınıyor.
  • Doğrudan Facebook’tan ya da reklam yoluyla yönlendirme alışveriş sitelerine giderek satın aldığınız ürünler. Ayrıca yüklediğiniz fotoğrafların meta verileri gibi ‘pek umursanmayan’ bilgiler bile kayıt altına alınıyor.
  • Arkadaşlarınız sizi Facebook’ta ek bilgiler veren yazı ya da fotoğraflarda etiketleyebilir. Bunu gizlilik ayarları üzerinden değiştirebilirsiniz. Çünkü etiketleme de aslında kullanıcılar hakkında çok daha detayın açığa çıkmasına sebep oluyor.
Messenger konuşmaları da sevdaya dahil. Facebook, bu konuşmaların kaydedilmediğini söylüyor ama pek de güvenilir değil. Buna ek olarak tüm konuşmaların şeceresi çıkarılıyor.

Messenger konuşmaları

Facebook, sohbet mesajlarını tarar ve onların tamamını okumaz deniyor. Yerseniz. Bu sayede çocuk pornografisi veya diğer yasaklı içerikler için otomatik bir tarama yapıyor(muş).

  • Messenger; kiminle hangi sıklıkta ne kadar konuştuğunuz bilgilerini de topluyor. Hatta kullanıcı isterse arama geçmişi hakkında detaylara da erişebiliyor. Ancak şirket kullanıcıların mesaj içerikleriyle ilgili reklamlar sunmadığını söylüyor.
  • Ayrıca kullanıcıların mesajlarını şifrelemek için bir seçeneği de var. Ancak bu varsayılan olarak kapalı.

    Facebook’un operatörler de dahil olmak üzere farklı şirketlerden kullanıcı verisi satın aldığı biliniyor. Üstelik kendi ekosistemindeki diğer uygulamalardan (WhatsApp ve Instagram) elde edilenler bilgiler de aslında bu platformda kullanılıyor.

Facebook dışındaki kaynaklar

Facebook verileri işin büyük kısmını oluşturuyor. Ama aslında kişiler hakkında bilinenler sadece bu platformun elde ettikleriyle sınırlı değil. Yani aslında sosyal ağ, iş ortakları ya da üçüncü taraf bilgi satan şirketlerden bilgi alıyor.

  • Facebook, web sitelerinin Facebook entegrasyonu için kullandıkları arama araçlarına sahip. Bunlara; Beğen ve Paylaş düğmelerinin yanı sıra Facebook Pixel olarak bilinen bir izleme çerezi de dahil.
  • Telefonunuzun GPS erişimine doğrudan izin vermemiş olsanız bile, konuma ya da sunucularına erişmek için kullandığınız telefonların, bilgisayarların ve diğer aygıtların IP adreslerini izleyerek  konum bilginizi bilir.
Facebook ile giriş yap sistemiyle elde edilen veriler de hayli fazla.

Uygulamalardan takip etme

Facebook hesabınızla oturum açmak için kullandığınız onlarca farklı platformu düşünün. Bunlar arasında banka hesaplarının bağlı olduğu hizmetler de var. ‘Facebook ile giriş yap’ epey kullanışlı bir özellik. Ama elde edilen bilgiler sebebiyle durum vahim.

  • Geliştiriciler, Facebook verisine erişim izninizi almak için buy sistemi kullanabilir. iOS ve Android’e ek olarak web’de ya da bazı akıllı televizyonlarda çalışır.
  • Facebook’u bir zamanlar dış uygulamalardan sizin hakkınızda çok fazla bilgi edinilmesinin yoluydu. Ancak Facebook, temel kimlik bilgilerinin ötesinde bir şey isteyen uygulamalar için kurallar belirleyerek bir inceleme sürecini başlatarak bunu oldukça sıkılaştırdı.
  • Kendi ekosistemindeki uygulamaları da bu alana dahil etmek lazım. WhatsApp ve Instagram’dan elde edilen kişisel bilgiler de aslında bir anlamda Facebook’a aktarılıyor.
Facebook Portal, evlerde Messenger üzerinden görüntülü sohbet yapma imkanı sunuyor.

Evdeki takip süreci

Facebook’un yeni görüntülü sohbet sistemi Portal, temelde evinize yaşan bir kameradan farksız.

  • Aramalarda Messenger kullanıldığı için Facebook kimi aradığınızı ve aramaların ne kadar sürdüğünü bildiğini her fırsatta tekrarlıyor.
Toplanan tüm bu kullanıcı bilgileri ise Facebook için ‘daha çok para’ anlamı taşıyor.

Facebook tüm bu verileri ne yapıyor?

Gelelim en can alıcı kısma. Facebook, bu topladığı verileri ne için kullanıyor… Öncelikle bu veriler arasında bilgilerin ‘kesinlikle’ satılmadığını söylüyor. Koca bir YALAN. Cambridge Analytica’nın izleri daha silinmedi.

  • Veriler satılıyor. Ayrıca kişiler ve insanlar arasında bir eşleşme yapılıp hedef 12’den vuruluyor.
  • Bilgiyi, yeni özellikler ve ürünler geliştirmek için sosyal ağın yapısını değiştirmek amaçlı da kullanıyor. Elbette ‘Tanıdığınız Kişiler’ önerileri de bunun minik bir teyidi.

Facebook’un hakkınızda bilmediği şeyler neler?

Facebook, telefon görüşmelerinizi izlememesi ve aksine uzun süredir duyulan şüphelere rağmen mikrofondan elde edilen verileri kaydetmediği konusunda ısrarcı. 

Bu konuyu ayrıca YouTube kanalımda da anlattım. Kanala abone olarak destek olabilir, videoyu da aşağıdan izleyebilirsiniz. İyi seyirler. 🙂

 

Kaynak: https://www.axios.com/facebook-personal-data-scope-suer-privacy-de15c860-9153-45b6-95e8-ddac8cd47c34.html